Allah’ın kitaplarına iman konusunda Tevrat, İncil, Zebur ve Furkan gibi adet tayin etmeksizin Allah katından indirilen bütün kitaplara iman etmek gerekir.
“Kur’an, Allah tarafından Cebrâil vasıtasıyla mahiyeti bilinmeyen bir şekilde son peygamber Hz. Muhammed’e indirilen, mushaflarda yazılan, tevâtürle nakledilen, okunmasıyla ibadet edilen, Fâtiha sûresiyle başlayıp Nâs sûresiyle biten, başkalarının benzerini getirmekten âciz kaldığı Arapça mûciz bir kelâmdır.” Bu tarife göre Hz. Peygamber’e indirilmeyen kitap ve sayfalara, Kur’an’ın tercümesine veya Kur’an’ın mânalarının Arapça olarak başka kelimelerle ifade edilmiş şekline, Hz. Osman’ın mushaflarının hattına uymayan kıraatlere ve kutsî hadislere Kur’an denilemez (Şevkânî, s. 62).
Peygamberlere iman ederken Allah tarafından gönderilen bütün peygamberlere inanmak lâzımdır. Kendine bir kitap veya sayfa verilsin yahut verilmesin, bütün peygamberleri içine alacak şekilde inanmak şarttır. İmam Âzam yukarıdaki ifadesinde “Resul” kelimesini “Nebi”ye eş anlamlı olarak kullanmıştır. Peygamberlere iman ederken belli bir sayı tâyin etmeyiz. Zira sayı tayin edince peygamber olmayanı peygamber yapmak ihtimali olabilir. Yahut peygamber olduğu halde sayıdan çıkarılarak bazı peygamberlerin peygamberliğine inanmamış olabiliriz. İman esaslarındaki tertipte, meleklerin kitapları Peygamberlere getiren kişiler olmaları itibariyle melekler daha önce zikredilmiştir. Yoksa kitaplar ve peygamberler, meleklerden daha faziletlidirler.
Öldükten sonra dirilmekten maksat, başlangıçtaki şekil ve varlık yok olduktan sonra yeniden var olmaktır. Öldükten sonra dirilmenin delili şu âyet-i kerimelerdir:
ثُمَّ اِنَّكُمْ يَوْمَ الْقِيٰمَةِ تُبْعَثُونَ
“Sonra sizler, şüphesiz Kıyamet gününde diriltileceksiniz.” [1][40]
وَضَرَبَ لَنَا مَثَلاً وَنَسِيَ خَلْقَهُۜ قَالَ مَنْ يُحْـيِ الْعِظَامَ وَهِيَ رَم۪يمٌ
قُلْ يُحْي۪يهَا الَّـذ۪ٓي اَنْشَاَهَٓا اَوَّلَ مَرَّةٍۜ وَهُوَ بِكُلِّ خَلْقٍ عَل۪يمٌۙ
“Bir damla sudan yaratılışını unutarak bize bir de misal getirdi: Bu kemikleri dağılıp çürümüşken kim diriltir? dedi.”
“Ey Resulüm! De ki onları ilk defa yaratan diriltir ve o, her yaratılanı tamamıyla bilir.” [2][41]
اِنَّ الَّذ۪ينَ كَفَرُوا بِاٰيَاتِنَا سَوْفَ نُصْل۪يهِمْ نَاراًۜ كُلَّمَا نَضِجَتْ جُلُودُهُمْ بَدَّلْنَاهُمْ جُلُوداً غَيْرَهَا لِيَذُوقُوا الْعَذَابَۜ اِنَّ اللّٰهَ كَانَ عَز۪يزاً حَك۪يماً
“Şüphesiz âyetlerimizi inkâr eden kâfirleri yarın ateşe atacağız. Onların derileri piştikçe, azabı duysunlar diye kendilerine, derilerinden başka deriler vereceğiz. Çünkü Allah, gerçekten Azizdir, Hakimdir.” [3][44]
Gençlik çağında cinayet işleyip yaşlanınca cezaya çarptırılan bir kimse için, yaşlılık zamanında suçu işleyen kimse değildir, denilemez.
Cenabı Allah akıllıları dirilteceği gibi, delileri, çocukları, cin ve şeytanları, hayvanları, haşereleri ve kuşları da diriltecektir.
وَاِذَا الْوُحُوشُ حُشِرَتْۙۖ
Kadere inanmak iman esaslarındandır. Hayrın faydasının, şerrin zararının Allah’tan olduğuna inanmak da kadere imana dahildir. Acının acılığı, tatlının tatlılığı, hayrın faydası, şerrin zararı hep Allah’tandır. Kader değişmez. Allah’ın kaza ve kaderine rıza göstermek gerekir. Kader, fayda, zarar, güzellik, çirkinlik ve bunları kaplayan zaman ve mekânla bunlar üzerine terettüp eden sevap ve azab cinsinden yaratıkların hepsini bulunduğu durumda tayin etmektir.
Ancak İmam Âzam yukarıdaki metinde âhiret gününe iman sözü yerine “öldükten sonra dirilmek” ifadesini kullanmıştır. Bu ifade ile kabirdeki hayatı da içine almıştır. Sonra ben başka bir nüshada “Âhiret günü” ifadesi ile “öldükten sonra dirilmek” ifadesini birleştirdiğini gördüm. İmam Âzam’m bu iki ifadeyi birleştirmesi ile, öldükten sonra dirilmekten, kabirde dirilmek mânasını kasdettiği, yahut “âhiret günü” ile Kıyamete ait bütün halleri, ölümden sonraki sevap ve azap hallerini kasdettiği ortaya çıkmıştır.
Sonra İmam Âzam âhirete ait hallerden haşir neşir için dirilmeyi tahsis etmiştir. Çünkü bu bahis, kâfirlerin ilk münakaşaya girdikleri konudur. Tafsili imanın esaslarını ihtiva etmektedir. Bu şekilde İmam Azam kitabının başında, sonradan tafsilatlı olarak açılayacağı hususları kısaca sana tenbih etmeyi istemiştir.
Hesab, amellerin tartılması Cennet ve cehennemin varlığı haktır. Kıyametin, duraklarından olan Sırat, havuz ve diğerlerinin varlığı da haktır.
[1][40] Müminûn: 23/16.
[2][41] Yasin: 36/77, 78, 79.
[3][44] Nisa: 4/56.